Yakın zamanda ülkemiz depremin acı yüzüyle bir kez daha karşı karşıya geldi. Yaşanan bu afet, asrın en yıkıcı depremi olarak kayda geçti. Birçoğumuzun sevdiklerini kaybettiği afet, hepimizin benliğinde unutulmaz derin yaralar açtı. Depremde ağır yıkımların yaşandığı illerimiz; Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Osmaniye, Adana, Şanlıurfa ve Malatya’dır. Deprem, birçok ilde ve komşu ülkelerde de hissedildi. Peyderpey oluşan sarsıntılar ve artçılar büyük hasar görmüş binalarda maalesef ki tekrar bir yıkıma sebebiyet verdi.
Türkiye, deprem olasılığı yüksek ülkeler arasında üst sıralarda yer almaktadır. Ülkemiz aktif fay hatları ile çevrili bir coğrafyada bulunmaktadır.
Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7.7–7.6–6.4 büyüklüğündeki depremlerde, 48 binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği ve 180 binden fazla da yaralımızın olduğu belirtildi. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Yaşanan deprem; “evlerimizde güvendemiyiz?” sorusunu da gün yüzüne çıkardı.
Her ne kadar depremler önlenemese de, oluşturacağı maddi manevi zararı en aza indirmek bizlerin elinde…
İnşaat öncesi yapılması gereken çok önemli hususlar vardır. En önemli unsur yapının zemin etütü ve fay hattı üzerinde olup olmadığı tespitidir. Şehirlerdeki yapılaşmanın, jeolojik uygunluğu dikkat edilmesi gereken bir başka önemli husustur.
İnşaatların, deniz seviyesinden uzakta ve yüksek, kayalık yerlerde yapılması gerekmektedir.
İnşaat başlamadan önce yapılacak bir diğer önemli konu, müteahhitin ve mühendisin referanslarının çok iyi incelenmesi, yeterlilik belgelerinin olup olmadığı tespitidir. İnşaatta çalışacak olan işçilerin ve ustaların ehil kişiler olması elzemdir. Elbette inşaatlarda kullanılan malzemelerin de yapı tüzüğüne uygunluğu, hayati önem taşımaktadır. Denetimler sırasında eksiklikler tespit edildiğinde, inşaatların derhal durdurulması gerekmektedir. Gerekli şartlar yerine getirilmediği takdirde, diğer yaptırımlar ve para cezaları uygulanmaktadır. Japonya ve birçok ülkede de uygulanan sismik izolatörlerin, yüksek katlı inşaatlarda kullanılması önem arz etmektedir.
Birçok yapıda kişilerin çıkarlarının insan hayatından önde tutulduğu acı bir şekilde ortaya çıktı. Maalesef deprem sonrası insan hayatından ziyade, maddi çıkarların ön plana çıktığı birçok bina saptandı.
Bir umutla alınan yuvaları, mezara çevirmeye kimsenin hakkı yoktur!
Sebebi ne olursa olsun, bir iş bilmezin kendi menfaatleri için insan sağlığını tehlikeye atması kabul edilemez!Maalesef kimileri değerlerin ne olduğunu unutmuş gözüküyor…
Depremin değil hatalı yapıların hayata sebebiyet verdiğini acı bir şekilde öğrenmiş bulunmaktayız.
Yaşadığımız bu afetin ardından yaraların sarılması çok zor olacak. Zamanla şehirlerimiz tekrar insan sesleriyle dolacak. Çocuklarımız yine koşup oynayacak. Tekrar hayata sımsıkı sarılacak ve birlikte bunu da atlatacağız. Bunca insanın hayatına sebep olanları da hiçbir zaman unutmayacağız!… Saygılarımla
Sevilay Arıkan