Geçtiğimiz günlerde haber portallarını gezerken bir haber gözüme ilişti, haber başlığı ayne şöyle; "Niğde’nin Çiftlik ilçesindeki 2 adet jeotermal kaynak sahası için üçer yıllık arama ruhsatı verilecek". Bu haber beni taaa!.. 08.12.2016 yılında kaleme aldığım Jeotermal mi O da ne?" başlıklı yazıma götürdü. Sekiz yıl önce kaleme aldığım yazımı sizlerle tekrar paylaşmak istedim.
''Geçtiğimiz ay Türkiye Gazeteciler Federasyonu 52.Başkanlar Konseyini Aydın'da yaptık. Aydın Gazeteciler Cemiyeti'nin muhteşem evsahipliğinde 4 gün Aydın ve ilçelerini gezdik. Her gittiğimiz yer ayrı güzellikte anlat anlat bitmez. Tarihiyle kültürüyle dağlarından yağ, ovalarından bal akan efeler diyarı Aydın. Aydın'ın Valisi, Rektörü, Başkanları, hepsi çok ciddi bir hazırlık yapmış. Hele hele Nazilli 'de Mehter Takımı'nın bizleri karşılamasını hiç unutmayacağım. 4 gün boyunca çok güzel dostluklar kurduk. meslekdaşım Hava Öğretmen'in güzel sohbetini ve jeotermal tesisleriyle verdiği mücadele dinlemeye değerdi. Aydın'ın artıları eksileri her şey konuşuldu. 60 ilden gelen gazeteci arkadaşlar bir hafta Aydın'ı anlattılar.
Aydın Belediyesi'ni 150'ye yakın gazeteci ile ziyaret ettik. İnsanın yaşama sevinciyle dolu olduğu Aydın’da bir de acı bir tablo gördük.. Aydın'lılar, ellerinde dövizlerle önümüzü kesti; hep bir ağızdan, "Jeotermal istemiyoruz. Artık ovalarımızdan bal akmıyor. İncirlerimiz kuruyor!. Ne olur bunu dile getirin" dediler.
Tarım üretimi yapan çiftçiler, jeotermal enerji firmalarının kontrolsüz olarak doğaya saldığı buhar ve su nedeniyle Tarımın ve Tarihinin yok olacağı korkusu yanı sıra kanser vakalarının çoğalması ile de dertlimi dertli. "Kanser oranı arttı. İncir ağaçlarımız kuruyor, Aydın'dan pis kokular geliyor!.. Buna bir çözüm" diyor.
Aydın’da şu anda faaliyette bulunan tüm jeotermal santraller bir termik santrali kadar CO2 (Karbon dioksit) , üç termik santrali kadar SO2 (Kükürt dioksit),bir termik santrali kadar NO2 ( Azot dioksit) emisyon miktarı salgılamaktadır şeklinde verilen teknik bilimsel bilgiler karşısında donduk kaldık iyimi..
Neyse Aydınlı'nın jeotermal sorununu dinleyip, "Aydın için nasıl bir yazı kaleme alabilir " diye düşünürken, ilginç bir karşılaşma oldu. Kaldığımız otelin lobisinde genç bir mühendis çay içiyordu. Ben de gidip yanına oturdum. "Nereden geldiniz?" diye sordu. "Niğde..." dedim. "Biliyorum Niğde'yi geçen ay orda idim" dedi. Bu sefer ben "Neden?" diye sordum. "Ben burada Jeotermal Tesisi'nde Mühendisim" dedi. "Niğde de üç yerde alan araştırması yaptık! Niğde'de jeotermal le elektrik üreteceğiz!.." dedi
Hatta Melendizlilerin karşı çıktığını bile anlattı. Şok oldum. . Ben Aydın’dan vazgeçtim. Niğde için ne yazabilirim diye düşünmeye başladım. Aydınlı bizlerden yardım beklerken. Meğer Niğde'mize de firma el atmış. Buradan yetkililere seslenerek rica ediyorum. Akkaya Barajı gibi zehir saçan bir sorunumuz varken; bir de jeotermal Niğdeliye fazla gelmez mi?