Hava Durumu

#Ömerfethigürer

Medya Haber - Haberler, Son Dakika ve Gündem Gelişmeleri, Sağlık, Ekonomi, Siyaset, Yerel, Ulusal ve Global Anlık Haberler - Ömerfethigürer haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ömerfethigürer haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kütüphanelerimizde 219 bin 821 yazma eser var Haber

Kütüphanelerimizde 219 bin 821 yazma eser var

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesini yanıtlayan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren yazma eserler kütüphanelerinde 219 bin 821 adet yazma eser ve 485 bin 981 adet matbu eser olmak üzere 705 bin 802 eserin bulunduğunu açıkladı. Geçen yıl 1498 kitap onarıldı  Bakan Ersoy, bu eserlerin önleyici koruma yöntemleri kapsamında bulundukları kütüphanelerde ideal koşullar altında muhafaza edildiğini belirtti.  YAZILI KÜLTÜRÜ KORUMAYA YÖNELİK ÇALIŞMALAR Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yazılı kültürü korumaya yönelik çalışmalarla ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanlığına soru önergesi verdi. CHP Milletvekili Gürer, Bakan Mehmet Nuri Ersoy tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği önergesinde şu soruların yanıtlanmasını istedi:  “Yazılı kültürü korumaya yönelik çalışmalarda kapsama alınan eser sayısı kaçtır? Bu konuda bir düzenleme çalışması mevcut mudur? Ülke genelinde envanter çalışması yapılarak yazılı ve dijital bütün eserler bilgilerine yer verilen “ortak eser veri tabanı” ile ilgili bir çalışma bulunmakta mıdır?” KÜTÜPHANELERDEKİ TÜM MATERYALLER KORUMA ALTINDA ​ CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in önergesine yanıt veren Bakan Mehmet Nuri Ersoy, Milli Kütüphanenin, bünyesinde barındırdığı bütün materyalleri süresiz koruma kapsamında tahrip olmayacak şekilde muhafaza ettiğini, okuyucuya sunmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla faaliyetler sürdürdüğünü belirtti.  TAHRİP OLAN MATERYALLER ONARILIYOR  Tüm materyallerin tasnif edilerek korunaklı depolara yerleştirildiğini, belirli kurallar çerçevesinde okuyucuya sunulduğunu anlatan Bakan Ersoy, nadir eserlerin, Dijital Koleksiyon Şube Müdürlüğünde dijitalleştirilmekte olduğunuve tahrip olmuş materyallerin ise Koleksiyon Koruma Şube Müdürlüğünde onarıldığını belirtti.  1498 KİTAP ONARILDI Millî Kütüphane Koleksiyonunda bulunan nadir eserler ile diğer yayınların; yıpranma, bozulma ve tahrip olma durumlarında Koleksiyon Koruma Şube Müdürlüğünde restorasyon işlemlerine tabi tutulduğunu açıklayan Bakan Ersoy, “Şubenin Cilthane biriminde ise koleksiyona yeni dahil olan süreli yayınların ciltleme işleri yapılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Performans Programı kapsamında; 2021 yılında 16.935 yaprak nadir matbu eser restore edilmiş, 1.552 kitap onarılmış ve 7.448 süreli yayın cildi yapılmıştır. 2022 yılında ise 12.184 yaprak nadir matbu eser restore edilmiş,1.498 kitap onarılmış ve 8.481 süreli yayın cildi yapılmıştır” dedi. 9 MİLYON ESER DİJİTALLEŞTİRİLDİ  Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Yazılı kültürü korumaya yönelik çalışmalarda; 2019 yılında 3.183.566, 2020 yılında 5.494.842, 2021 yılında 296.718, 2022 yılında ise 330.421 görüntünün dijitalleştirildiğini, toplam 9.305.547 dijitalleştirilmiş poz bulunduğunu açıkladı.  FİKİR VE SANAT ESERİ ENVANTERLERİ  Ülkemiz fikir ve sanat eseri envanterinin oluşturulmasında önemli bir adım olarak görülen Telif Hakları Eser Veri Tabanının, Genel Müdürlüğün internet sitesi üzerinden 2019 yılında erişime açıldığını anımsatan Bakan Ersoy, “Bakanlığımızca uygulanan kayıt-tescil, bandrol gibi işlemlere tâbi eserlerin bilgilerinin yanı sıra, MESAM, MSG gibi başlıca müzik meslek birliklerinin repertuar kayıtlarını da içeren Eser Veri Tabanı; müzik, sinema, ilim edebiyat alanlarında üretilmiş eserlere ilişkin bilgilere tek bir noktadan erişim sağlamayı hedeflemektedir” diye konuştu.  YAZMA ESER KÜTÜPHANELERİNDE 705 BİN ESER 802 ESER VAR  Yazma eser kütüphanelerinde 2021 yılı itibarıyla 219.821 yazma eser ve 485.981 matbu eser olmak üzere toplam 705.802 eserin bulunduğunu ifade eden Bakan Ersoy, bu eserlerin önleyici koruma yöntemleri kapsamında bulundukları kütüphanelerde ideal koşullar altında muhafaza edildiğini de vurguladı.  TÜRK DİL KURUMUNUN KURULDUĞU ANA EKSENLER  Türk Dil Kurumunun, iki ana eksen üzerinde yürüttüğüne değinen Bakan Ersoy, bunların: Türk dili üzerinde araştırmalar yapmak ve yaptırmak ve Türk dilinin güncel sorunlarıyla ilgilenerek çözüm yolları bulmak olduğunu, kurumun bu kapsamda 1.515 yayınının bulunduğunu açıkladı. Gürer yazılı tarihin önemli kaynaklarında olan el yazması eserler ile dünden geleceğe önemli bilgilerin taşınmasına vesile olunduğu gerçektir. Bu bağlamda yurttaşların elinde varlığı olası dededen kalma el yazması eserlerinde araştırılıp gereken güncellemeler ile kültürel zenginliğin artırılması da sağlanmalıdır “ dedi. Özellikle yerel kültür için yöresel el yazma değerlerin kapsamlı araştırmalar ile derlenmesi olacağını ifade eden Gürer mevcutla yetinme yerine bu bağlamda daha çok araştırmanın ihtiyaç olduğuna da işaret etti.

Gürer: “ Depremin etki öngörüsünde yetersiz kalınmış” Haber

Gürer: “ Depremin etki öngörüsünde yetersiz kalınmış”

Temmuz 2021 tarihinde Bakan Murat Kurum tarafından, CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in önergesine verilen yazılı yanıtta, 81 ilde yürütülen Riskli Yapı tespiti işlemlerinde ilk on İlin Riskli Yapı tespiti sıralamasında; İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Konya, Manisa, Kocaeli, Eskişehir, Aydın, Denizli İllerinin olması dikkat çekti.  Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, biri 2018 yılında diğeri ise 2021 yılında, ülkemizdeki deprem riski olan bölgeler ile riske karşı alınan tedbirlerin açıklanması istemiyle iki ayrı soru önergesi verdi.  "YAKIN ZAMANDA DEPREM RİSKİ OLAN BÖLGE VAR MI?" CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2018 yılında verdiği yazılı soru önergesinde ülkemizin deprem riski haritasının güncellenmesi, AFAD ve Kızılay’ın olası depremlere hazır olup olmadığının açıklanmasını istedi. Yakın zamanda deprem riski olan bölgelerin olup olmadığının da açıklanmasını isteyen Ömer Fethi Gürer’in önergesine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yanıt verdi.  Bakan Soylu, ülkemizin ilk resmi deprem bölgeleri haritasının 1945 yılında yayınlandığını ayrıca 1947, 1963, 1972 ve 1996 yıllarında revize haritanın revize edilerek güncellendiğini belirterek, “2013 yılında "Türkiye Sismik Tehlike Haritasının Güncellenmesi" başlıklı bir proje başlatılmış ve söz konusu projenin sonuçları kullanılarak hazırlanan "Türkiye Deprem Tehlike Haritası" ise 18 Mart 2018 tarih ve 30364 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanmıştır” bilgisini paylaştı. "DEPREM HARİTASI GÜNCELLENMİŞ!" 2012 yılında yürürlüğe giren "Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı hazırlandığını anımsatan Bakan Soylu, Ulusal Deprem Araştırma Programı (UDAP) kapsamında yürütülen bir proje ile de desteklenen mevcut Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasının yenilenmesi çalışmaları da veri tabanları, deprem katalogları, yer hareketi tahmin denklemleri ve diğer konularındaki çalışmalar da dikkate alınmak suretiyle tamamlandığını ve ülkemizin deprem tehlike haritasının güncellendiğini belirtti. "RİSKLİ YAPILARIN TESPİTİ YAPILIYOR MU? " CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ülkemizin deprem gerçeğini 2021 yılında yeniden Meclis gündemine taşımış ve bu kez Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına, riskli yapılarla ilgili soru yöneltmişti.  CHP Milletvekili Gürer, önergesinde, “Afetlere karşı toplumsal farkındalık düzeyinin artırılmasına yönelik çalışmaların ülke geneline yayılması ve kamu hizmet binaları envanteri çıkararak önceliklendirilmesine yönelik çalışmalarda hangi noktaya gelinmiştir? Bu kapsamda ülke genelinde kaç kamu binası incelenmiştir? Riskli olup güçlendirilen bina sayısı kaçtır? Yıkılıp yeniden yapılan bina sayısı kaçtır? Ülke genelinde sorunlu hizmet binası sayısı kaçtır? Kamuda kiralık bina sayısı kaçtır? Bu binalarda risk saptananların sayısı kaçtır? Riskli yapılarda ilk on il hangisidir?” şeklindeki soruların yanıtlanmasını istemişti.  "3179 KAMU BİNASINDA DEPREM RİSKİ ANALİZİ YAPILDI" CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in  soru önergesini Temmuz – 2021 tarihinde yanıtlayan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ülke genelinde 3179 adet kamu binasında deprem dayanımlarının belirlenmesi ve gerektiğinde güçlendirme projelerinin hazırlanması çalışmalarının yapıldığını belirtmişti. Bakan Murat Kurum, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında yürütülen kentsel dönüşüm uygulamalarının öncelikle yerel idarelerin talepleri üzerine uygun değerlendirilen "Riskli Alan"lar ve vatandaşlarımızın başvuruları üzerine tespit edilen "Riskli Yapı"lar üzerinde yapıldığını ifade etmişti. "760 BİN KONUT YENİLENDİ " Bakan Kurum, ayrıca 2012-2021 yılları arasında Riskli Alan ve Rezerv Yapı Alanlarında yer alan yaklaşık 614.000 adet bağımsız birime ilave olarak, 81 İlde 760.282 adet bağımsız birimli konut ve işyeri Riskli Yapı statüsünde yenilendiğini belirterek, Riskli Alan ve Riskli Yapılarda (656.057 adet) bulunan yaklaşık 753.000 adet bağımsız birimin tahliye ve yıkım işlemleri gerçekleştirilmiştir” açıklamasında bulunmuştu. "KAĞIT ÜZERİNDEKİ TEDBİRLER İŞE YARAMADI " CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise deprem sonrası Antakya, İskenderun, Osmaniye, K.Maraş ve Göksun’da bizzat yerinde deprem etkisini acı biçimde gözleri ile gördüğünü söyledi. Ne deprem öncesinde, ne deprem sırasında ne de deprem sonrasında kağıt üzerinde  alındığı iddia edilen tedbirlerin, ülkemizin deprem gerçeği ile bağdaşmadığını anlatan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, öngörü yetersizliği nedeni ile , bu nedenle de 6 Şubat depremlerinde on binlerce yurttaşın enkazın altında kaldığını ifade etti.  "AKP DEPREME TEDBİR ÇALIŞMALARINI DA BAŞTAN SAVMA YAPMIŞ" CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “O tarihte, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca soru önergemize  2 yol önce verilen yanıtta, 6 Şubat depreminde adeta yerle bir olan 10 ilin hiç birisi yer almıyor. Kahramanmaraş merkezli 2 büyük depremde Kahramanmaraş ile birlikte, Adıyaman, Adana, Gaziantep, Elazığ, Hatay, Osmaniye, Malatya, Diyarbakır, Kilis ve Şanlıurfa illeri depremden çok etkilendi. Bakanlık riskli yapılarla ilgili ilk 10 il arasında saymadığı Hatay ve K.Maraş’ta kamu binaları çoğu yıkıldı” dedi. "YENİDEN RİSK HARITASI BELİRLENMELİ " CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Deprem ülkemizin bir gerçeğidir. Her an depreme hazırlıklı olmalıyız. Ülkemizde yeniden bir risk haritası belirlenmeli ve bilime dayalı kapsamlı bir çalışma yapılarak başta kamu binaları depreme hazır kılınmalıdır” şeklinde konuştu.

Gürer: “EYT teklifindeki aksaklıklar giderilmeli” Haber

Gürer: “EYT teklifindeki aksaklıklar giderilmeli”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, konuşmasında kanun teklifinin Komisyona getirilmiş olmasının olumlu ancak yeterli olmadığını ifade etti.  Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) talepleriyle ilgili son yıllarda verilen mücadeleden örnekler veren CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “21 Ekim 2018 tarihinde, Cumhuriyet Halk Partisi Emek Büroları, düzenlemiş olduğu çalıştayda EYT sorununu gündemine kapsamlı olarak almış ve Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu da “EYT'lilerin bu sorununu çözeceğiz.” sözünü vermişti” hatırlatmasında bulundu. 14 Ocak 2019 tarihinde kanun teklifinin, Meclis’e geldiğinde ne yazık ki Mecliste reddedildiğini anımsatan Ömer Fethi Gürer, “Daha sonrasında bu konuda Meclise gelen kanun teklifleri ve Meclis araştırma önergeleri de oldu. O dönemde, AKP milletvekillerinin Meclis Genel Kurulana seyirci olarak gelen 22 EYT'liyi nasıl çıkarmak istediklerini, Meclis Genel Başkan Vekiline nasıl baskı yaptıklarını gözleriyle görmüş birisi olarak Adalet Kalkınma Partisi milletvekili arkadaşlarımızın bu noktaya gelmiş olmalarını da doğrusu olumlu buluyorum” diye konuştu. EYT ile ilgili önce platform kurulduğunu, federasyon aşamasına gelindiğinde Gönül Boran’ın başkanlığında ülke genelinde mitingler yapıldığını anımsatan Ömer Fethi Gürer, büyükşehir seçimlerinde sandıktan çıkan EYT pusulalarının da konunun bu aşamaya gelmesinde önemli rol oyladığını anlattı. "KATSAYI YÜZDE 70’DEN YÜZDE 30’A DÜŞTÜ" 8 Eylül 1999 tarihinden önce işe girenler için yaş koşullarının kaldırılmasının olumlu ancak yetersiz olduğuna işaret eden CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “EYT ile ilgili yasa çıkmadan önceki 5000 gün prim ödeme koşuluna geri dönülmelidir. Bu kez de emeklilikte prime takılanlar yaratılmamalıdır. 9 Eylül 1999 ve sonrasında çalışmaya başlayanlar için kademeli bir geçiş getirilmeli. Bu sağlanmadığından, bir gün yüzünden on yedi, yirmi yıl sonra emekli olmaları durumuna düşenlere yapılan büyük bir haksızlıktır. Bununla ilgili bir iyileştirmeye gidilmelidir” şeklinde konuştu. Emeklilerin 1999 yıl öncesindeki şartlara göre aylık bağlama oranının yüzde 70 olduğunu hatırlatan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, bu oranın 2008’den sonra AKParti tarafından yüzde 30’lar çekildiğini bu durumun da emekli maaşlarının büyük ölçüde düşmesine neden olduğunu belirtti.  "EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI 10 BİN LİRA OLABİLİRDİ" Bugün 5 bin 500 lira olan en düşük emekli maaşının intibak düzenlemesi yapılması halinde en az 10 bin lira olacağını kaydeden Ömer Fethi Gürer, yaratılan mağduriyet dikkate alınarak, aylık katsayı oranı 1999 yılı öncesine çekilmesi gerektiğini ifade etti.  "BAĞ-/KUR’LULAR PRİM MAĞDURU" BAĞ-KUR’luların prim nedeniyle emeklilikleri zorlaştırıldığını anlatan Gürer, “. BAĞ-KUR kapsamında olanlar için düzenlemeye gidilip erkeklerde 9000 ve kadınlarda 7200 gün olan prim ödeme şartı sigortalılarda eşitlenmelidir” önerisinde bulundu. "65 YAŞINDA EMEKLİLİK" 2008 yılında getirilen kademeli yaş sınırıyla Adalet ve Kalkınma Partisi bugün için işe başlayanların emekliliğini 65 yaşına getirdiğini hatırlatan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “ Onunla ilgili de bir düzenlemeye gitmedikleri de görülmektedir. 696 sayılı KHK sonrası taşeronda zorunlu emeklilik bazı kadroya geçenlere getirildi. Belediyelerde şirketlere geçirildi, o da kadro değildi. O arkadaşlarımız, zorunlu emekli olanlar da bu düzenlemeyle tekrar çalışma hakkına kavuşturulmalı ve onlara yaratılan bu mağduriyetin de önüne geçilmelidir. Stajyerlerin 18 yaş öncesi yaşlılık sigortası başlatılmalı. Stajyerlerin 18 yaş öncesinde yalnızca kaza sigortasıyla değil, yaşlılık sigortasıyla emeklilik yolu açılmalıdır” dedi. "MUHTARLAR DA MAĞDUR " Muhtarların yaşadığı mağduriyete de dikkat çeken CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “ Daha önce sigortalı olan muhtarlar BAĞ-KUR’a geçmişlerdi. Bu durumda, BAĞ-KUR sigortalısı olduğu için muhtarların önemli bölümü daha çok prim ödemek zorunda kalıyorlar. Bu haksızlık da giderilmeli” dedi. "KAPSAMLI DÜZENLEME YAPILMALI " EYT’de kapsamlı bir düzenleme ihtiyaç olduğunu söyleyen Gürer. konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Sosyal Güvenlik Kurumunun şu anda kayıt dışıyla oluşan önemli sıkıntısını ortadan kaldıracak, bütünü ele alan, çalışanların mağduriyetini gideren, emeklilerin insanca yaşayacağı aylık almasını sağlayacak, en düşük emekli aylığına asgari ücret olmasının yolunu açacak eklemeler bu kanuna yapılmalıdır…”

Gürer: 3 bin 452 liraya yükselen prim, çiftçi ve esnafı zora soktu Haber

Gürer: 3 bin 452 liraya yükselen prim, çiftçi ve esnafı zora soktu

Gürer: “SGK ve Bağ-Kur  emeklilik prim gün sayıları arasındaki fark ortadan kaldırılmalıdır” Esnaf ve çiftçi 9000 bin gün prim öderken sigortalı kademeli 7.200 gün prim ödemesi nedeni ile oluşan farklılığın esnaf ve çiftçi lehine düzenlenmesini istedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Bağ-Kur ve SGK’da emekli olabilmek için yatırılması gereken prim gün sayılarının farkı, prim miktarının yüksek olması ve emeklilik için gereken koşulların zorluğu ile ilgili düzenleme istedi. CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, emekliliğe ermenin de emekliliği yaşamanın da AKP iktidarlarıyla sorun hâline geldiğini belirterek, “Çiftçi ve esnaf BAĞ-KUR primleri 3.452 liraya çıktı. Bugünkü ekonomik krizde çiftçi ve esnaf bu primleri nasıl ödeyecek? Bu konuda düzenleme sağlanmalıdır. Çok sayıda ödeme güçlüğüne düşen esnaf ve çiftçi için çözüm üretilmelidir” dedi.  BAĞ-KUR 9000 GÜN, SOSYAL SİGORTALAR 7 BİN 200 GÜN  BAĞ-KUR'da emekli olmak için primin 9000 gün olması şartı olduğuna dikkat çeken CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, sosyal sigortalarda ise bu kademeli olarak 7200 gün olduğuna işaret etti. Ömer Fethi Gürer, bu aradaki dengesizliğin ortadan kaldırılması, esnaf ve çiftçinin emekli olması için de primlerinde sigortalılarla eş değer kılınması gerektiğini ifade etti. Gürer konuşmasında şöyle dedi. "Emekliliğe ermek de emekliliği yaşamak da AKP iktidarlarıyla sorun hâline geldi. Çiftçi ve esnaf BAĞ-KUR primleri 3.452 liraya çıktı. Bugünkü ekonomik krizde çiftçi ve esnaf bu primleri nasıl ödeyecek? Bu konuda düzenleme sağlanmalıdır. Çok sayıda ödeme güçlüğüne düşen esnaf ve çiftçi için çözüm üretilmelidir. BAĞ-KUR'da emekli olmak için primin 9000 gün olması şartı vardır. Sosyal sigortalarda ise bu kademeli olarak 7200 gündür. Bu aradaki dengesizlik ortadan kaldırılmalı, esnaf ve çiftçinin emekli olması için de primlerinde sigortalılarla eş değer kılınmalıdır. Bu haksızlık giderilmelidir.”  "DENGESİZLİK ORTADAN KALDIRILMALI"  CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Meclis’teki konuşmasında ayrıca Niğde'de teşvikten yararlanan ve 74 kişi çalışan bir firmanın teşvikten 67 bin 928 lira aylık sigorta yatırıyor olduğunu belirterek, “Bir gün gecikirse 171 bin 978 liraya çıkıyor. Bu dengesizlik de ortadan kaldırılmalıdır” diye konuştu.

Gürer: “Saman fiyatı da zıpladı” Haber

Gürer: “Saman fiyatı da zıpladı”

Gürer’in dert yanan hayvan üreticisi Erkan Yiğit  “Yemi kendin ürettiğim halde 10 hayvandan 5’ini satmak zorunda kaldım. Eşim bile köyü terk edip şehirde asgari ücretle çalışmaya başladı. Hayvancılık yapılabilir bir meslek olmaktan çıkıyor” diye konuştu.    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yem fiyatlar artıştan samanında nasibini aldığını belirtti.  Sezon ortasına gelinmesi ile saman stoklarının azalması ve iklim  etkisiyle  bu yıl hububat rekoltesi düşme kaygısının  samanın fiyatını etkidiğini söyleyen Erkan Yiğit, 50 kilogramlık süt yeminin 400 lira dayandığını, yoncanın fiyatının 7 bin lira, geçen yıl 1500 lira olan samanın ise 3 bin 500- 4 bin lira arasında satılmaya başlandığını anlattı.  YEMİ KENDİM ÜRETTİĞİM HALDE ZORLANIYORUM Yoncanın, süt yeminin ve samanın fiyatının arttığı için hayvancılık yapmanın zorlaştığına değinen Erkan Yiğit, “Ben hem hayvancılık hem çiftçilik yapıyorum. Yoncayı, samanı kendim ürettiğim halde işin içinde çıkamıyorum. 10 hayvanım vardı. Yarısını satmak zorunda kaldım. Şimdi 5 hayvanım var” dedi.  EŞİM BİLE KÖYÜ TERKETTİ Çocuklarının hayvancılık yapmayı tercih etmediği için şehre göç ettiğini, eşinin de köyü terk ederek il merkezinde asgari ücretle çalışmaya başladığını anlatan Erkan Yiğit, böyle giderse kırsalda küçük aile tipi denen işletmelerde hayvancılık tamamen biteceğini, önümüzdeki aylarda samanın ton fiyatının 5 bin liraya kadar çıkabileceğini ifade etti. Yiğit, “Bu iş sürdürülebilir iş değil. Şu an affedersin açık cezaevinde yaşar gibi yaşıyoruz. Bizim sosyal bir hayatımız yok. Gerçekten öyle. Zaten BAĞ-KUR primleri almış başını gitmiş. Üç bin lira olmuş. Yani ben ne yatırayım? Bu Vaziyette nasıl yatırayım? Yüz bin liradan para kazanamıyorum ki yatırayım. En azından bir emeklilik için önüme açılsın yani.” diye konuştu. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Besicimiz ne güzel söylüyor. Yenge dahi diyor ki artık ben şehre gidiyorum. Evet. Bu iş sürdürülebilir iş olmaktan çıkıyor” diye konuştu. GÜRER: BU YIL SAMAN İTHAL EDEBİLİRİZ Hayvancılıkla ilgili maliyetin arttığını, ülkemizin bu yıl samanı bile ithal etmek zorunda kalabileceğini belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Şehirlerde ikamet edip, et ve süt fiyatları üzerinde yorum yapanlar var; onlara tavsiyem gelip buralarda üretimin nasıl yapıldığını görmeleridir. Samanın bile yüzde 100 arttığı bir ortamda hayvancılık yapmak kolay değil. Cumartesi yok, Pazar yok. Bayram yok, seyran yok. Her an görev başında olan hayvancılar bir de maliyet artışlarıyla mücadele ediyorlar. Cumhurbaşkanı yem fiyatlar 4 ay sabit kalacak, indirim olacak demesine rağmen yem fiyatlar artmaya devam ediyor. Saman, yonca, slaj yem yanında süt yemine de zam geldi. Yem sorunu çözülmeden hayvancılık gelişemez. Köylerde ahırlar boşalırken yem fiyatında artış sürüyor. Yem ofisi kurulmalı ve kamu yem fiyatını sübvanse etmelidir. Farklı bölgelerde farklı fiyatlarla saman aldığını söyleyen besiciler var.3 bin ile 4 bin aralığında saman olursa nasıl bu işi sürdürsünler? Saman ki yalnız hayvan için midesine dolgu malzemesi, besleyici yanı yok. Yanında arpa, süt ineği ise süt yemi, vitamini de gerekli. Saman bu fiyata çıkarsa diğer yemlerin fiyatı durur mu? 50 kg kaliteli süt yemi 400 TL’ kadar çıkıyor. Bu işin şakası yok. Yem sorunu, ahır giderleri mutlaka kontrol altına alınması sağlanmalıdır. Süte zam gelmeden yeme zam geliyor. Bu durumda hayvancılıkta 1 litre süt = 1.5 kg yem pari- tesi sağlanmadan sürdürülebilirlik riske girmektedir” diye konuştu.

Gürer: “Çiftçi kıt kanaat geçiniyor” Haber

Gürer: “Çiftçi kıt kanaat geçiniyor”

"ARANIZDA MUTLU ÇİFTÇİ VAR MI?" CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Merkez bağlı Yeşilgölcük kasabasında Belediye Başkanı Ramazan Tuncay ve parti yöneticileri ile kahvelerde vatandaşları ziyaret etti. Üreticilerle bir araya gelen CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “ Tarım ve Orman Bakanı, ‘çiftçilerimiz çok mutlu’ diyor. Aranızda çiftçilik yapıp da mutlu olan var mı?” diye sordu. "MAZOTA, ELEKTİRİĞE, GÜBREYE GÜCÜMÜZ YETMİYOR" CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e dert yanan çiftçilerin verdiği yanıt ise ülke genelinde üreticilerin yaşadığı büyük sorunların özeti gibiydi. Üreticiler, “Ne elektriğe, ne mazota, ne gübreye, ne de ilaca gücümüz yetiyor. Ölmedik sürünüyoruz, çiftçiliği bırakacak noktaya geldik” dediler. Tarlalarında fasulye, buğday ve patates ekimi yaparak geçimlerini sağlamaya çalıştıklarını söyleyen üreticiler, sürekli artan girdi maliyetleri ile oluşan sorunlarla boğuştuklarını, kuraklığın etkisiyle bu yıl daha çok sorun yaşayacaklarını belirtiler. "TARLADA 3 LİRA, MARKETTE 15 LİRA" En iyi patatesi 4 buçuk liraya sattıklarını, ancak son zamanlarda patatesin fiyatının 3 liraya kadar düştüğünü söyleyen üreticiler, “Bizden 3-4 liraya alınan patatesler nasıl oluyor da raflarda 15 liraya satılıyor? Bu kadar fark nasıl oluyor, bu kar nereye gidiyor. Bizim hakkımızı kim yiyor?” diye sordu. Patates üretiminde maliyet artışına dikkat çeken üreticiler, “Çocuğumuzun çoluğumuzun çalıştığını da maliyet hesabına katmıyoruz” dediler. "BİR KAMYON PATATESLE BİR CEP TELEFONU ALINABİLİYOR" Sattıkları bir kamyon patatesle ancak bir cep telefonu alınabildiğine dikkat çeken bir üretici ise “Bir cep telefonu 35 -40 bin lira olmuş. 60 bin liraya satılan cep telefonu varmış. 20 tonluk bir kamyon patates ancak bir cep telefonu ediyor” diye konuştu. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise devletin çiftçiyi desteklemesi ve zararını karşılayacak bir sistemin oluşturması gerektiğini belirtti. "GİRDİ MALİYETLERİ ARTTIKÇA FİYAT DA ARTIYOR" Üreticilerin 1 yıl önce hangi bölgede hangi ürünün yetiştirileceğini bilmesi, ürünün kaça satacağının önceden planlanması gerektiğini kaydeden Ö.Fethi Gürer, “Ülkemizde tarımla ilgili bir planlama yok. 1999’da 6 buçuk milyon olan patates üretimi 5 milyon 200 bin tona kadar geriledi. Patates üretiminin fazla olduğu dönemde üretici para kazanamıyor, az olduğunda fiyatlar artıyor. Çiftçi yüzde 342 oranında artan gübre ile nasıl para kazanacak? Girdi maliyetleri arttığı için fiyatlar da artıyor” şeklinde konuştu. "TARLA İLE RAF ARASI AÇIK" Tarlada 4 buçuk liradan satılan patatesin aracı komisyonu, nakliye ve diğer giderlerle marketlerde en fazla 7 lira olması gerektiğini söyleyen CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “4 buçuk liradan satılan patatesin marketlerde 15 -16 lira olması karşısında çiftçinin serzenişi haklı. Burada aracı kazanıyor. bu patateste de soğanda da buğdayda da böyle. Üreticinin soğanı tarlada kalıyor markette fiyatı 10 lira” dedi. "PATATESTE VURGUNU ARACILAR VURUYOR" Mevcut sistemin iki mağdurundan birinin üretici, diğerinin ise tüketici olduğuna dikkat çeken CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Arada vurgunu vuran vuruyor. Patates üreticisi bir kazanıyor, bir kaybediyor, istikrar yok. Olmadı bir de patates ithalatı yapıyorlar. Bu ülkeye Mısır’dan bile patates getirdiler. Esas olan üreteni korumaktır. Bu ülkenin en büyük sorunu üreteni koruyamamaktır” diye konuştu. "ÇİFTÇİ NASIL MUTLU OLSUN Kİ?" Tarımın stratejik bir alan olduğunu anlatan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Tarım ve Orman Bakanı diyor ki, ‘Bir tane dertli çiftçi yok, herkes mutlu’, ama alanda öyle değil. Ürün maliyetine satan zarar etmediği için mutlu. Tarımda her yıl değişkenlik çiftçiyi yoruyor. Para kazandığını düşündüğünde yeniden ekim yapacağı sırada elde avuçta ne varsa gidince esasında kazanmadığını fark ediyor. Çiftçi kredi ile ayakta duruyor. BDDK verilerine göre çiftçinin yalnız bankalara olan borcu 300 milyarı geçmiş durumda. Girdiler ise durmuyor, artıyor. Geçen yıl şubat ayında 5 bin 400 lira olan can gübre, 7 bin 800 liraya, 9 bin 450 lira olan üre gübre 11 bin 800 liraya, 9 bin 450 lira olan dap gübre 14-15 bin liraya çıktı. Bu durumda çiftçi zorunlu ekim yapıyor. Başka yapacak işi yok. Kırsalda küçük aile tipi işletmeler sorunlu. Çiftçi kıt kanaat geçiniyor” diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.